HEPİMİZ BİR KİLİMİN DESENLERİYİZ, SİZİ BİR BÜYÜK BİRLİĞE ÇAĞIRIYORUM.. Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet ve adım MÜSLÜMAN TÜRK BENİM..
   
  Yavuz Kaya
  Diyalog hakkında
 
Uğur Berber bağlantın hakkında yorum yaptı:

""herkes fıkıhçı olmuş haberimiz yok" derken bir müslümanın fıkıh bilgisine sahip olmasını yadırgadığını mı anlamalıyım yoksa küçümsediğini mi? Ameli itikadi mezhebini sorma gereği niye duydun konuyla ne alakası vardı? Bildiğin gibi Ebu Hanife'yi imam olarak kabul etmişiz. Emevi ve Abbasi saltanatına savaş açan Ebu Hanifeyi. Emevi Şeyhülislamı İbnu'l Leyla'ya karşı Reddi İbnu'l-Leyla isimli redidiyesini kaleme alan Ebu Hanife'yi!

Kime tabi olduğumuzu ve mezhebimizi ve meşrebimizi iyi biliriz. Kafamıza göre hüküm çıkarıp "ben müslümanım" diyen birini küfürle itham etmenin tehlikesinin farkındayız.

"Allah ve Peygambere inanmayanlar kafirlerin ta kendileridir" ayetinimn muhatabı kimdir? Buna bir açıklık getir kardeşim lütfen? Saidi Nursi midir?

Bir müslüman kişinin fikirlerini savunmak onu kendine önder yapmak olmadığı gibi, eleştirmek de onu düşman addetmek anlamına gelmez.

Uzun uzun örnekler verdim ama belliki yine hiç kafa yormamışsın. İslam tarihinde gerek sahabi, gerek alimler arasında ihtilaflar, fikir ayrılıkları hep olmuştur. Bu ihtilaflar ve görüş ayrılıklarının çok azı küfür konusudur. Böyle bakmaz isen Hz. Peygamber'e itiraz eden Hz. Ömer ve mübarek sahabiyi "Allahın resulune itaatsizlikten" cehenneme gönderirsin. Enam 70. ayeti Hz.Talha b. Zübeyir'e ithaf edebilirmisin? Hayır! Peki Hz. Ali'ye ithaf edebilir misin? Hayır! Ama bu iki sahabiyi birbirine kılıç çekmiş. Acaba hangisi "dinini maskara haline getirmiştir"?

Akın kardeşim. Hz. Ömer hutbede adaletten bahsederken bir müslüman kalkıyor ve "Ey Ömer bizi bu sözlerle oyalama önce şu üstündeki kaftanın hesabını ver! O kumaşki ganimetti ve hepimize belli birer metre dağıtıldı.Biz bir kaftan yaptıramazken sen nasıl yaptın?" diye soruyor. Bak bu karşısındaki Abdulhamit Han hz. değil. Bu hesap Ömer'e soruluyor. Sanıyorum sen o cemaatin içinde olsaydın o soruyu soranı boğazlardın! Ama Hz. Ömer durumu açıklama gereği duyuyor. "oğlumun payına düşeni de ben aldım. ikisini birleştirdim kaftan yaptım" diyor. Ve hutbeye devam ediyor...

Hz. Osman Hz. Peygamber'in sürgüne gönderdiği Mervan b. Hakem'i geri çağırıyor. Oysa Hz. peygamber vefat ettikten sonra ne Hz. Ebubekir ne de Hz. Ömer Mervan'ı getirmiyor. Şimdi Hz. Osman Hz. Peygamber'in verdiği bir kararı değiştiriyor ve neticede Mervan b. Hakem olmadık fitneye sebep oluyor.Hz. Osman da çok pişman oluyor ama nafile. Şimdi sen o gün bu meseleyi tartışsaydın acaba kimi küfürle itham edecek, kimin Hz. Peygamber'in çizgisinden çıktığını söyleyecektin?

Daha önce belirttiğim gibi bütün bunların yaşanmış olmasında hikmetler var. Biz de bu tür ihtilaflara düştüğümüz zaman denegeli hareket edelim diye. Anlıyormusun. Abdulhamid Han'ın inandığın din ile Saidi Nursi nin inandığı din aynı din. Hz. Aişe'nin dini ile Hz. Ali'nin dini aynı din. Ama Hz. Ali cemel vakasından sonra Hz. Aişe emrine korumalar veriyor ve onu Medine'ye uğurluyor. Bu incelikleri anlayamassan önüne geleni küfürle itham edersin! Allah'a emanet ol..."
 

"Akın "sayfa numarasıyla yazdım" diyorsun da sanıyorum sadece "sayfa numarasını" okuyorsun! Sayfada ne yazdığını değil. Said-i Nursi Dünya Savaşı'nı fitne ve fetret dönemi bir felaket dönemi olarak algılıyor. 15 yaş altındakilerden kastının ergenlik çağına gelinmemiş olmasıdır ki zaten çocuklar masumdur. Onlara dini sorulmaz. Doğrudan cennete giderler.

Yaşlılar, zayıflar, mazlumlar ile ilgili olarak da "bir nevi" şerhini koyuyor ve devamla “15'ten yukarı olanların ise eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtlarının büyük olduğunu, belki Cehennemden kurtaracağını" söylüyor. "belki" diyor. Temenni ediyor, belki o mazlumlar için af diliyor... Bir alim bu davranışından dolayı eleştirilebilir. Ya da taktir edilebilir. Ama bu fikrinden dolayı bir alim "DİĞER ŞAHIS" olarak hor ve hakir görülemez. Görülecekse bile bunu yapacak insanın en az o alim kadar ilminin olması gerekir.

Burdaki ince çizgi önemlidir. Hz. Ali ve Hz. Aişe'nin ihtilafına başka nazarla bakılır, Hz. Ali ve Muaviye'nin ihtilafına farklı bakılır, Hz. Hüsyein ve Yezid'in ihtilafına farklı bakılır. Emevi Hanedanının Saltanatını ve Sultası farklı değerlendirilir , bir emevi sultanı olan Hz. Ömer bin Abdulaziz farklı değerlendirilir.

Daha uç örnek vermek gerekirse Hudeybiye'de Hz. Peygamber (s.a.v) a itiraz eden Hz. Ömer'i anlamak başkadır, Hz. Peygamber "haydi kurbanlarınızı kesin" dediği halde yerinden kımıldamayan sahabiyi anlamak bambaşkadır.

Bu örnekler çoğaltılabilinir. Neden bu örnekleri veriyoruz? Çünkü insanlık tarihinde ve islam tarihinde taşanan hiç bir şey tesadüf değildir. Hepsi sunnetullah dairesi içinde yaşanmıştır ve "akıl etmek" gereken "fikir etmek" gereken, ince eleyip ince dokunması gereken hadiselerdir.

Emin ol ki bu gün Saidi Nursi ve Abdulhamid Han yaşıyor olsa idi onlar kendi aralarında helalleşirdi. Farat bize haklarını helal ederlermiydi biz bunu düşünelim...."
 
   
 
BEN TÜRK’ÜM TÜRK ESİR OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK BAYRAKSIZ OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK DEVLETSİZ OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK HÜRRİYETSİZ OLMAZ. BEN TÜRK,ÜM TÜRK EZANSIZ OLMAZ. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol