HEPİMİZ BİR KİLİMİN DESENLERİYİZ, SİZİ BİR BÜYÜK BİRLİĞE ÇAĞIRIYORUM.. Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet ve adım MÜSLÜMAN TÜRK BENİM..
   
  Yavuz Kaya
  Milli Mutabakat Çağrısı
 
Milli Mutabakat Çağrısı

GÖRÜŞÜMÜZ

Allah’ın birliği ve yüce Peygamberimizin risaleti dışında, hiçbir mutlak hakikat
tanımıyoruz. Aşağıda serdettiğimiz görüşler aklımızın, idrakimizin, hayatı ve
dünyayı kavrayışımızın ürünüdür. Bütün samimiyetimizle bu doğruların yanında
başka doğruların da yer alabileceğine, zamanla değişebileceğine ve
tenkit edilebileceğimize inanıyoruz.

1- Hz. Adem atamıza ve Hz. Havva anamıza nisbetle bütün insanlar kardeştir.
Bu inanç ve kabul, insanlık anlayışı bakımından sağlam bir ahlaki temel teşkil etmektedir.
Kalubeladan beri Müslümanız. Doğduğumuzdan beri Türk milletinin bir ferdi olarak
yaşıyoruz. Birincisi mutlak hakikati, ikincisi hayatın hakikatini ifade etmektedir.

Zaman ve mekan içindeki muhteşem manzarasıyla bir tayf halindeki insanlık,
kemal nişânı olan kültürle ayakta durur. Bu zengin tayftan, “Çokluk İçinde Birlik”
prensibine ulaşıyoruz. Anadolu coğrafyasında yeşeren ve bin yıldır bu coğrafyayı
şekillendiren değerlerimizi, tarih ve kader birliği olarak kavrıyoruz.
Türk, Anadolu’da bin yıldır hükümran olan ve İslamiyet’le bir araya
aynı hedefe yönelen büyük bir milletin adıdır. Fatih, Selahaddin-i Eyyubi, Sokullu, Mimar
Sinan, Mevlana, Mehmet Akif, bu coğrafyaya İslamiyet’i nakşetmiş Türk ulularındandır.
Milletimizle, bin yıldır İslamiyet’in şerefiyle şereflendiği; İslam sancağını zirvelere
diktiği için iftihar ediyoruz. Bu tarih ve kader birliğinin, Anadolu topraklarından
yükselecek yeni bir hamleye sağlam bir başlangıç teşkil edeceğine inanıyoruz.

2- “Çokluk İçinde Birlik” prensibini, Allah’ın birliği ve risaleti dışında her türlü farklılığın;
her türlü görüş ve kavrayış biçiminin meşru kabul edilmesi olarak anlıyoruz.
Mutlak hakikatler dışında, çoğulcu ve sivil bir İslam anlayışına inanıyoruz.
İslamiyet’i, bulunduğu yerde total bir ideoloji olarak görenlerin;
kendi İslam anlayışlarının, tek ezeli ve ebedi hakikat olduğuna inananların
yanıldıklarını, kendi idraklerini putlaştırdıklarını düşünüyoruz. Bu inanç etrafında,
kendilerini değişik isimlerle niteleyen İslami cemaatlerin, Müslümanların birliğine
engel teşkil ettiğini düşünmüyoruz.

Ancak gurup taassubunun; kendi dışında yer alan Müslümanları tekfire kadar giden
sertlikleri, İslam’ın özüne aykırı buluyoruz. Günümüzde evrenselleşmiş, çoğulcu ve
katılımcı yaklaşımların; cihanşümul değerlerin, bütün ülke, toplum ve zihniyetler
tarafından karşı konulmaz olarak kabul edildiğini müşahede ediyoruz.
Müslümanların aynı gayeler etrafında bir araya gelmeleri ve kendi tarihlerinin
faili olabilmeleri için gerekli ortamın teşekkül ettiğine inanıyoruz.

3- Siyasetin, Müslümanların kendi aralarında ve dışlarında yer alan dünya içinde,
Allah’ın emir ve yasaklarının hakim kılınması gayesi adına, başvurmaları gereken
vasıtalardan biri olduğuna inanıyoruz. Siyaseti, hiçbir zaman gaye edinmeyeceğimizi,
onu kutsal gayenin vasıtası; önemli ve gerekli bir vasıtası olarak gördüğümüzü
söylüyoruz. Siyasetin sunduğu imkanların, “MEŞVERET” ve “ŞURA” prensipleri etrafında
Müslümanlar tarafından alabildiğine kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.

4- İnsanların yanılmazlığı esası üzerine inşa edilmiş lider karizmalarını ve lider sultalarını,
reddediyoruz. Bunun yerine, ilim sahibi olanların; gönülleri ve zihinleri aydınlatanların
toplum içinde layık oldukları mevkie getirilmeleri gerektiğine inanıyoruz.

5- Türkiye’de mevcut hukuk sisteminin ve demokratik prensiplerin, siyasi mücadele için
gerekli çerçeveyi verdiğini, sınırlamaların demokratik mücadele ile kaldırılabileceğini
düşünüyoruz. Bu sebeple siyasi görüş ve teşekküllerin, gayeleri için
şiddete başvurmalarını yanlış buluyoruz.


ÇAĞRIMIZ

Yukarıda serdettiğimiz görüşlerin de içinde yer aldığı ve tartışmaya açıldığı
bir zeminde “Çokluk İçinde Birlik” ilkesi etrafında, Allah’ın birliği ve peygamberimizin
risaletine inananlar arasında bir “Milli Mutabakat” arıyoruz.

Bu mutabakatı sağlayacak esasların belirlenmesini,
çerçevesinin çizilmesini istiyoruz. Bunun için herkes elinden geleni yapmalıdır.
Hareketimiz ve Yeni Oluşum için ortaya çıkışımız bütün milli güçler tarafından
bir ‘vesile’ addedilmelidir. Bir ihtilal, bir işgal, bir dış baskı vs. olmadan da
ülkemizdeki milli güçlerin, sivil toplum içinde kendi yollarını kendilerinin aydınlatabileceği;
açabileceği bir oluşumu hazırlamaları mümkündür. Yarın artık bu gündür.

İnsanlarımız umut dolu bir çağın eşiğinde, başkaları tarafından yapılan bir tarihin
akışı içinde sürüklenerek birbirlerine küsme, birbirlerini mahkum etme lüksüne
sahip değildirler. Küfrün, riyanın, ahlaksızlığın başını alıp gittiği; kendi çocuklarımıza
bizimkinden daha kötü bir dünya bırakmamızın muhtemel göründüğü gezegenimizde
Müslümanlar, birlik olup geleceklerini kurmak zorundadır. İhtilafı rahmet olarak niteleyip
“Milli Mutabakat”ın oluşacağı zemini bütün samimiyetimiz ve dürüstlüğümüzle
kurmaya azmettiğimizi beyan ediyoruz.

Çağrımız bütün insanlaradır…
 
   
 
BEN TÜRK’ÜM TÜRK ESİR OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK BAYRAKSIZ OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK DEVLETSİZ OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK HÜRRİYETSİZ OLMAZ. BEN TÜRK,ÜM TÜRK EZANSIZ OLMAZ. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol