HEPİMİZ BİR KİLİMİN DESENLERİYİZ, SİZİ BİR BÜYÜK BİRLİĞE ÇAĞIRIYORUM.. Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet ve adım MÜSLÜMAN TÜRK BENİM..
   
  Yavuz Kaya
  Hangi AtaTÜRK!
 


Hangi ATATÜRK?

Mustafa Kemal ve İslamla ilgili belgelere dayalı bazı anektotlar.. 
Sanırım bir çoğunu bilmiyor veya inanmak istemiyor olabiliriz....
Sadece bilgilendirme amaçlı bir derleme.......

Nutuk Ve Medeni Bilgiler... 
Aşağıdaki Fikir İngiliz Tarihçi Wels'e aittir, Atatürk bu sözleri kendi
ağzıyla aktarmış ve 'tatlı' diyerek katıldığını ifade etmiştir... 
Efendiler, bütün insanlığın görgü, bilgi ve düşüncede yükselip olgunlaşması,
Hıristiyanlığı, Müslümanlığı, Budizm’i bir yana bırakarak basitleştirilmiş ve
herkes için anlaşılacak duruma getirilmiş saf ve lekesiz bir dünya dininin
kurulması ve insanların, şimdiye kadar kavgalar, çirkeflikler, kaba istek ve
iştahlar arasında bir sefalet hanede yaşamakta olduklarını kabul ederek,
bütün vücutları ve zekâları zehirleyen zararlı tohumları yok etmeye karar
vermesi gibi şartların gerçekleşmesini gerektiren «birleşik bir dünya devleti»
kurma hayalinin tatlı olduğunu inkâr edecek değiliz.

Bizi ilgilendiren kısmı Müslümanlıktan vazgeçmenin de olduğu bir metne
''tatlı olduğunu inkâr etmiyorum'' diyerek katılmasıdır... Yani Müslüman
olmadığımı inkar etmiyorum diyor.. 
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=334
[13. Paragraf]--(GOV.TR DEVLETİN RESMİ SİTESİ)  linkte verdiğim
yazının tümünü bulabilirsiniz.Hatta Nutuk'ta Atatürk'ün Müslüman gibi
konuştuğunu da fark edersiniz ama kafanız karışmasın...
Müslümanlıktan vazgeçelim diyen biri karşımıza geçip Kuran okusa
Müslüman değildir ne olduğuna da siz karar verin.! 
Nutuk'tan ikinci belge: Atatürk'ün Şeriat'a çağdışı demesidir.
 Ey Muhammed, biz seni ŞERİAT üzerine hakim kıldık.
Sen ona uy; ona uymayanların heveslerine uyma...(
Casiye 18) 
Şeriat görüldüğü üzere Allah'ın kesin uymamızı istediği kanun düzenidir.
Çünkü «şeriat» demek «kanun» demektir. «Şeriat hükümleri» demek
«kanun hükümleri» demekten başka bir şey değildir ve olamaz.
Başka türlüsü çağdaş hukuk anlayışı ile bağdaştırılamaz. Bu böyle olunca,
«şeriat hükümleri» deyimiyle kastedilen anlam ve kavramın büsbütün
başka bir şey olması gerekir.
http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=335 
[5. Paragraf]---(GOV.TR DEVLETİN RESMİ SİTESİ) Yine burada
Atatürk'ün Müslüman gibi konuştuğuna tanık olabilirsiniz.
Ama ne yaptığını çok iyi bilmektedir... Çünkü Şer-i kanun demektir...

 

Nutuk'tan üçüncü belge: Din'e oyun demesidir.

Ancak, bunca yüzyıllar boyunca olduğu gibi, bugün de, milletlerin
cahilliğinden ve bağnazlığından yararlanarak bin bir türlü siyasi
ve şahsi maksatla çıkar sağlamak için, din âlet ve vasıta olarak kullanmak
teşebbüsünde bulunanların memleket içinde de dışında da var oluşu,
ne yazık ki, daha bizi bu konuda söz söylemekten alıkoyamıyor.
İnsanlık dünyasında, din konusundaki uzmanlık ve derin bilgi,
her türlü hurafelerden arınarak gerçek bilim ve tekniğin ışıklarıyla tertemiz
ve mükemmel oluncaya kadar, din oyunu (!!!) aktörlerine, her yerde rastlanacaktır. Kaynak:http://www.atam.gov.tr/index.php?Page=Nutuk&IcerikNo=333
[6. Paragraf - DEVLETİN RESMİ SİTESİ, GOV.TR) AYRICA: Atatürk
Kuran'ı Tercüme Ettirdi,Müslüman Olmasaydı Tercüme Ettirmezdi Diyenlere
Cevap: Jean Meslier'in Tanrısızlığın İlmihali adlı kitap Mustafa Kemal Atatürk‘ün
emriyle, 1928 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları arasında Aklı Selim adıyla
yayımlandı ve basımı İstanbul’ da, Devlet Matbaası’nda eski harflerle gerçekleştirildi.
Genç Cumhuriyet’in Aydınlanma savaşlarından Dr. Abdullah Cevdet‘in bu çevirisi,
1929‘ da Latin harfleriyle yeniden yayımlandı. http:http://tr.wikipedia.org/wiki/Sa%C4%9Fduyu_Tanr%C4%B1s%C4%B1zl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n_%C4%B0lmihali 
Bir kimse Kuran'ı Türkçeye çevirttiriyor diye Müslüman oluyorsa bu kitabı çevirttirdi
diye de ateist olması gerekir.Hâlbuki bir insan hem Müslüman hem de ateist olamaz.
Bir Müslüman küfrün yayılma endişesiyle böyle bir şeye kalkışmaz.
Demek ki Atatürk Müslüman değil... Şimdi de Kazım Karabekir'i dinleyelim...
Evet, Karabekir; Arap oğlunun yavelerini (saçmalıklarını) Türk oğullarına öğretmek için
Kur’anı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutacağım.
Ta ki budalalık edip aldanmak da devam etmesinler!… Şüphe yok ki,
yakın günlere kadar Kur’anı ve Peygamberi her yerde medh ve sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza (sıkıntı, üzüntü) veriyordu. Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası: Atatürk-Karabekir, Yayına hazırlayan: İsmet Bozdağ, Emre Yayınları, Aralık 1991, Syf:159
Ama Atatürk'ün o kadar dini sözleri var diyenlere son sözü tekrar söylüyoruz! Şüphe yok ki, yakın günlere kadar Kur’anı ve Peygamberi her yerde medh ve sena eden ve hatta hutbe okuyan bir insandan bu sözleri beklemek herkese eza (sıkıntı, üzüntü) veriyordu... Durum bundan ibaret .....

MEDENİ BİLGİLER KİTABINDA MUSTAFA KEMAL
Esaslarını Muhammed'in koyduğu kitaba Kuran denir diyor? Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel Bu Arap fikri, ümmet kelimesi ile ifade olundu. (İslam'a Arap dini demesi önemli) Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmaya, hayatlarını Allah kelimesinin, her yerde yükseltilmesine hasretmeye mecburdurlar. Türk milletinin Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak Allah’la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Artık Türk, cenneti değil, eski, hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra…“ Muhammed Mekke'den Medine'ye kaçtı ve buna hicret denildi... vs vs

Yoksa “O Kur’an’ı kendisi uydurup söyledi” mi diyorlar? Hayır, (sırf inatlarından dolayı) iman etmiyorlar.(Tur 33)

 http://nadartain.sosyomat.com/blog/1906545 (yazdıklarımın bazıları bu linkte yok ama internet sitelerinde mevcut) Diğer bölümleri de diğer sitelerde mevcut araştırabilirsiniz ve birçok Atatürkçü site sahipleri ve tabi ki Türk Tarih Kurumu tarafından da kabul edildiğini görebilirsiniz... Çoğu kişinin de haberi var... http://www.youtube.com/watch?v=4G50zJg2b0g....................................................................................... Müslüman Olanlar İçin...

MÜCADELE 22: Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah’ın tarafında olanlardır.

MAİDE SURESİ 44 - İçinde hidayet ve Nur bulunan Tevrat'ı, elbette biz indirdik. Müslüman olan peygamberler, Yahudiler hakkında hükmederler, kendilerini Tanrıya adamış zahitler, âlimler de, Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hüküm verirler) ve onun Allah'ın kitabı olduğuna şahitlik ederlerdi. İnsanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.

45 - Biz Tevrat'ta onlara, cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralara karşılıklı kısas (ödeşme) yazdık. Bununla beraber kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına kefaret olur. Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

46 - O peygamberlerin ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur olan, kendinden önceki Tevrat'ı tasdik eden ve Allah'tan korkanlar için bir hidayet rehberi ve bir öğüt olan İncil'i verdik.

47 - İncil ehli de Allah'ın ona indirdikleriyle hükmetsinler. Kim, Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar fâsıkların ta kendileridir.

48 - Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitap (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, her biriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.

 49 - Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüz çevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır.

50 - Yoksa cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?

 

"Ahlaksız bir Arap'ın dini görüşlerinden oluşan İslam artık ölmüştür. Belki çöldeki göçebe kabilelerine uygun olmuş olabilir, ama gelişmekte olan modern bir ülke için değil.. Dine ihtiyaç duyan bir yönetici korkaktır. Hiçbir korkak, yönetici olmamalıdır." (Grey Wolf, Mustafa Kemal, An Intimate Study of a Dictator, H.C. Armstrong, sayfa 241, 1934)

 

 “Evet Karabekir, Arap oğlunun yavelerini Türk oğullarına öğretmek için Kuran’ı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece de okutturacağım, ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler..” Atatürk, Paşaların Kavgası, Kazım Karabekir, s.159 "

 

Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur; din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka bir şey değildir..... Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla, utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur."( K.Atatürk, Medeni Bilgiler, Afet İnan ")

 

Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.(" Atatürk-1926, Andrew Mango, Atatürk, sayfa 447 ")

 

Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı siyasetler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipler gökten indirildiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz." (1 Kasım 1937 tarihli Meclis açış konuşmasından”)

 

Charles H. Sherrill, Atatürk'le 1933 yılında görüştü. Atatürk'ün dinle ilgili görüşlerini açıkladığı bu görüşme rapor olarak düzenlenip ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderildi. Rapor ilk kez 'Tarih ve Toplum' dergisinin son sayısında yayımlandı. Raporda, Atatürk'ün agnostik (bilinemezci) olmadığı, sadece tek tanrıya inandığı belirtiliyor. Raporda, Atatürk'ün Kuran'ın Türkçeye tercüme edilmesiyle ilgili görüşleri ise şöyle anlatıldı: "Türk halkının ezberden okuduğu Arapça duaların manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan Arapça bir bölüm okudu. Bu surede Hazreti Muhammed'in amcası ile amcakızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gidecekleri yazıyor. (Tebbet Suresi) 'Düşünen bir Türkün böyle bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?' dedi. Daha sonra şaşırtıcı bir beyanda bulunarak Türk halkının hiçbir şekilde dindar olmadığını, aralarından camilere giden az sayıda kişinin alışkanlıktan veya yüksek sesle söylenen duaların cezbine kapılarak camiye gittiğini ileri sürdü."

 "Kemal'in Allah ile ilgisi yoktu, o sadece kendisini ve de Türkiye'yi düşünüyordu. Allah'tan nefret ediyordu ve de Türkiye'nin şanssızlığının sebebi olarak görüyordu." (Turaaa, Emil Lengyel, 1941, s. 134 ")

Kemal'in kariyerinin erken dönemlerinde O'nun takipçilerinin çoğu O'nun İslam'ın bir şampiyonu olduğunu ve de Hıristiyanlarla savaştığını sanıyorlardı. Şayet O'nun asıl niyetlerini bilselerdi ismini İslam'ı yıkan Gazi olarak söylerlerdi." (Turaaa, Emil Lengyel, 1941, sayfa 140-141)

Ali Kılıç(İstiklâl Mahkemeleri savcısı) anlatıyor: "Meclise geldik. Bir de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman Atatürk'ün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. İmam ellerini kaldırarak, "Dua etmeden girilmez!" dedi. Atatürk, "Bu yurt, Mehmetçiğin süngüsü ile kurtarıldı ve bu meclis onun gayretiyle kuruldu; yoksa senin duanla değil! Çekil oradan!" dedi ve imamı eliyle iterek meclise girdi." Kemal Arıburnu, Atatürk'ten Anekdotlar-Anılar Türkçü Başbuğ Atatürk

 

Burada sunulan belgelerin hepsi RESMİ belgelerdir... 

 Araştırabilir

 
   
 
BEN TÜRK’ÜM TÜRK ESİR OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK BAYRAKSIZ OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK DEVLETSİZ OLMAZ. BEN TÜRK’ÜM TÜRK HÜRRİYETSİZ OLMAZ. BEN TÜRK,ÜM TÜRK EZANSIZ OLMAZ. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol