M. Kemal Atatürk'ün Yönetimi Diktatörlüktür Hakaret Yok Belgeleri Ve Bilimsel Verilerle İspat Edilmiştir. Kimse Kudurmasın Belgesi Ve Bilgisi Olan Gelsin Hakarete Gerek yok ! (Tamamı) 7 Bölümden Oluşan Bu Yazı Dizimizin Tamamını Bu Başlık Altında Topladık.
M. Kemal'in Yönetimi – 1
(5. Dipnot Çok Önemli) Şimdi Hep Birlikte M. Kemal (Atatürk) Nasıl Biridir, Sistemi Yöntemi Nasıldır? Örnek Almış O
lduğu Müreffeh Toplumlara, Batıya Ne Kadar Benzemiştir, Sistemini Benzetmiştir? Hep İleri Sürüldüğü Gibi Demokrasinin Hüküm Sürdüğü, Çağdaş Demokrat Laik Bir Ülke Midir Kemalistlerin Ülkesi..?
"Aydını Olmayan... Filozofu; Gazetecisi Olan, Asker Zihniyeti İle Yürütülen Bir Hareket"[1] Olan Kamalizm, Pozitivist Bir Dünya Görüşünü Müslüman Bir Topluma Cebir Yoluyla (Zorla) Benimsetme İdeolojisidir.
Ideolojilerin Birer Dünya Görüşünden Çok, Birer Siyasi Strateji Olduğunu Kabul Edersek, Kamalizm `Modernlik´ Denen Temel Dünya Görüşü İle Başa Çıkmada Devletin Topluma Mutlak Hakim Kılınmasıdır. Bu Teşebbüse `Cumhuriyet´ Adının Takılmış Olması Türk Tarihinin Büyük Paradokslarından Biridir.
"Cumhuru Sindirmeye Azmeden Cumhuriyet!"[2] Cumhuru Sindirmeye Azmeden Yönetim Biçimlerine Genel Olarak "Diktatörlük" Denmektedir.
"Modern Diktatörlüklerle Geçmişin Bütün Tiranları Arasındaki Temel Farklılık, Terörün Artık Öncelikle Muhalifleri Korkutmanın Ve Yok Etmenin Bir Aracı Değil, Tamamen Boyun Eğmiş Halk Kitlelerini Yönetmenin Daimi Aygıtı Olarak Kullanılmasında Yatmaktadır."[3]
Kemalist Yönetimin Bir Diktatörlük Olup-Olmadığı Da Bu Topraklarda Zaman Zaman Tartışılmıştır. Bu Tartışma Ortamını Oluşturanlar Genelde Bu İdeolojiyi Tamamen Reddeden Ve Yerini Bir Başka İdeolojiyle Doldurmaya Muvaffak Olamayan Ya Da Alternatif Devrimci-İnkarcı Tavır İçerisinde Olan, Türkiye'de Şeriatçı Yahut Anarşist-Komünist Olarak Nitelenen Kimselerdir. Bu Hususta Özelde M. Kemal'in Genelde Tüm Kemalistlerin Sözleri Ya Da Yaptıkları Açıklayıcı Ve Bağlayıcıdır.
Kurduğu Sistemi Anlatırken, M. Kemal Paşa, 1 Aralık 1921'de `Bu Hükümet Kitaplarda Adı Geçenlerden Hangisidir?´ Yollu Bir Soruya:
"Efendiler Bizim Hükümetimiz Demokratik Bir Hükümet Değildir, Sosyalist Bir Hükümet Değildir...Fakat Ne Yapalım Ki Demokrasiye Benzemiyormuş, Sosyalizme Benzemiyormuş, Hiçbir Şeye Benzemiyormuş!
Efendiler Biz Benzememekle Ve Benzetmemekle İftihar Etmeliyiz!"[4] (Demogojiye Bakar Mısınız.) Diyerek Bir Anlamda `Alaturka Düzen´ Anlayışını Ve Daha Sonra Orhan Erkanlı Tarafından `Askeri Demokrasi´ Adını Alan Bu M. Kemal'e Has Yönetim Biçimini Ortaya Koyuyordu.
M. Kemal'in Sofra Arkadaşı Ve En Yakın Dostlarından Falih Rıfkı Atay İse Bu Konuda Şöyle Bir Açıklama Yapmaktadır:
"M. Kemal De, Ismet De, Nihayet, Enver Gibi Birer Askerdirler. Ankara İktidarı, İster İstemez Kafasının Dikine Giden Bir `Askerî Dikta Rejimi´ Olacaktır. Cumhuriyet, İşin İç Yüzünü `Maskelemekten´ Başka Bir Şey Değildir."[5]
Ilerleyen Günlerde Devam Edecek İnşaallah.
Kaynaklar:
[1] Şerafettin Dönmez, Atatürk'ün Çağdaş Toplum Ve Din Anlayışı, Sayfa 181.
[2] Fikriyat Dergisi, Mustafa Özel, C.1, Sayfa 11.
[3] Hannah Arendt,Totalitarizmin Kaynakları,C.1, Sayfa 25.
[4] Atatürk'ün Söylev Ve Demeçleri,I, Sayfa 196-197.
[5] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1968, Sayfa 158.
ALINTI: Facebook: "Anti Chp Arşivi" Sayfası
M. Kemal'in Yönetimi - 2
"Bir Fransız Gazeteci, Türkiye’nin Bir Sarhoş (M. Kemal), Bir Sağır (Ismet Inönü) Ve Üç Yüz Sağır-Dilsiz Tarafından Yönetildiğini Yazmıştı. M. Kemal, "Yanlış´ Diye Cevap Verdi, ‘Türkiye’yi Yalnız Bir Tek Sarhoş (M. Kemal) İdare Eder."[1]
1930 Yılının Ortaları M. Kemal: "Bugünkü Manzara Aşağı-Yukarı Bir Dictature (Diktatör) Manzarasıdır...(Ve) Ben Öldükten Sonra Arkamda Kalacak Müessese, Bir İstibdat (Despotluk) Müessesesidir."[2] Demektedir...
Cumhuriyet Devrimlerinin "Tepeden İnmeci" Ve "Halka Rağmen" Karakterini Bizzat M. Kemal Atatürk'ten Dinlemek Daha Açıklayıcı Olacaktır:
"Biz Büyük Bir İnkılap Yaptık. Memleketi Bu Çağdan Alıp Yeni Bir Çağa Götürdük. Birçok Eski Müesseseleri Yıktık. Bunların Binlerce Taraftarı Vardır. Fırsat Beklediklerini Unutmamak Lazım. En İleri Demokrasilerde Bile Rejimi Korumak İçin, Sert Tedbirlere Müracaat Edilmiştir.
Bize Gelince, İnkılabı Koruyacak Tedbirlere Daha Çok Muhtacız... Kan İle Yapılan İnkılaplar Daha Sağlam Olur, Kansız İnkılap Ebedileştirilemez. Fakat Biz İnkılaba Erişmek İçin Lüzumu Kadar Kan Döktük. Bu Kanlarımız, Yalnız Muharebe Meydanlarında Değil, Aynı Zamanda Memleketin Dahilinde De Döküldü. Temenniye Değer Ki, Bu Dökülen Kanlar Kafi Gelsin Ve Bundan Sonra Kanlar Dökülmesin."[3]
Öte Yandan M. Kemal'in 1923 Yılında Yaptığı Ve 7 Aralık 1929 Tarihli Milliyet Gazetesi'nde Yayınlanan Şu Açıklaması Da İlginçtir:
Fransız Devrimi, Ancak Yüz Yılda Başarılmıştır. Biz İse, Devrimimizin Henüz Üçüncü Yılındayız. Kimse İddia Edemez Ki, Bizim Devrimimiz De Bir Tepkiyle, Bir Gericilik Hareketiyle Karşılaşmasın. Fakat, Bu Üç Yıl İçinde Akıttığımız Kanların Yeterli Görülmesi İçin, Çıkacak Gerici Hareketleri Doğduğu Yerlerde Boğmaya Çalışmalıyız.[4]
Fesubhanallah, Bu Sözler Akla Da Mantığa Da Aykırı. Kan İle Yapılan İnkılapların Sağlam Olduğu Nerde Görülmüş? Hem Adam Kendisi Kan Döktüğünü İtiraf Ediyor.
Kaynaklar:
[1] L. Kinross, Atatürk, Sayfa 309.
[2] Osman Okyar, Mehmet Seyitdanlıoğlu, Fethi Okyar'ın Anıları –Atatürk, Okyar
Ve Çok Partili Hayat-, Sayfa 98.
[3] [1923] Atatürk'ün Söylev Ve Demeçleri, Cild 2, Sayfa 68,69.
Ayrıca Bakınız; Erdem Atatürk Kültür Merkezi Dergisi, Atatürk Özel Sayısı, Cild 1, Sayı 12, Eylül 1998, Sayfa 911.
Ve: M. Kemal Atatürk, Bursa Konuşması, 22 Ocak 1923; Avni Doğan, Kurtuluş, Kuruluş Ve Sonrası, Sayfa 165.
[4] 1923, Gazi Ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet Gazetesi, 7.12.1929.
Facebook: "Anti Chp Arşivi" Sayfası
M. Kemal'in Yönetimi - 3
M. Kemal'i Böyle Konuşmaya İten Sebepleri Anlamamıza Katkıda Bulunacak Bir Pasaj Da Şunlar Aktarılmaktadır, Bir Kitabın Yasaklı Olmayan Ve Yayınlanabilir İzni Olan Bölümünde:
"...Onu (M. Kemal), Askeri Tehlikeyi Savuşturmak İçin Geçici Olarak Diktatör Yapmışlardı. Muzaffer Kumandanın Sürekli Diktatöre Dönüşmesine İzin Vermemekte Kararlıydılar.
Onlara Karşı Hazırlıklıydı. Bir Akşam Her Zamanki Sakin Tavrı İçinde Halide Edip Ona Dedi Ki: Barıştan Sonra Dinleneceksiniz Paşam; Çok Zor Bir Mücadeleden Çıktınız.
- Dinlenmek Mi, Ne Dinlenmesi? Dedi M. Kemal Yırtıcı Bir Tavırla. Yunanlılardan Sonra Birbirimizle Dövüşeceğiz; Birbirimizi Yiyeceğiz.
- Bu, Gerçekten Gerekiyor Mu?
- Muhaliflerime Ne Buyurulur? Diye Bağırdı M. Kemal. Gözlerini Kızgın Olduğu Zamanlardaki Gibi Kısmış, Bakışlarına Meşum (Uğursuz) Bir Parıltı Yerleşmişti. Onları Halka Linç Ettireceğim. Hayır!
Dinlenmeyeceğiz. Birbirimizi Öldüreceğiz Diye Sesine Devam Etti, Sesi Hafiflemişti. Dahası, Bu Mücadele Sona Erdiği Zaman, Her Şey Çok Sıkıcı Olacak. Yeni Bir Heyecan Bulmamız Gerekecek."[1]
Bu Alıntıyı Doğrulayacak Bir Pasaj Da Halide Edip "1922 Ağustos'unun Son Günlerinde Cephe Karargahında, M. Kemal Paşa İle Görüştüğünü Ve Bu Görüşmede İsmet (İnönü) Ve Fevzi (Çakmak) Paşaların Da Hazır Bulunduğunu Anlatır.
Adıvar'ın Anlattığına Göre, M. Kemal, Bu Görüşmede Meclis'teki Muhalefetten Hoşnutsuzluğunu Dile Getirmiş, İkinci Grup'tan Birkaç Mebusun (Milletvekilinin) Adını Vererek 'Onların Halk Tarafından Linç Edilmeye Layık Olduklarını' Söylemiş Ve 'Savaş Bitince Durumun Çok Sıkıntılı Olacağını' Belirtmiştir."[2]
Ne Kadar Da Demokrat, Tam Bir Cumhuriyet Adamı (!)
Kaynaklar:
[1] H.C. Armstrong, Bozkurt, Arba Yayınları, Çev. Gül Çağalı Güven, Birinci Baskı, Istanbul 1996, Sayfa 153,154.
[2] Halide Edip Adıvar,Türk'ün Ateşle İmtihanı, Istiklal Savaşı Hatıraları, Nurer Uğurlu Başkanlığında Bir Kurul Tarafından Hazırlanmıştır. Dizgi - Baskı - Yayımlayan: Yenigün Haber Ajansı Basın Ve Yayıncılık A.Ş. Eylül 1998, Sayfa 28. (Cumhuriyet Gazetesi'nde Yayınlanmıştır)
M. Kemal'in Yönetimi - 4
Devam Ediyoruz... Facebook: "Anti Chp Arşivi" Sayfası
Bir Başka Yazar Lewis Thomas Da Aynı Konuyu Şu Sözlerle İşlemiştir:
"M. Kemal İş Başına Geldiğinde, Bırakınız Geniş Köylü Kitlesini, Kentlerde Oturan Halkın Büyük Kesiminin Bile Siyasal Yaşama Katılma Konusunda Pek Geleneği Yoktu.
Atatürk, Partisinin Örgütlenmesi Konusunda Ön Saftaydı, Partisinin Tartışılmaz Başkanıydı; Meclise Girecek Milletvekilleri Konusunda Söz Ve Yetki Sahibiydi. Bütün Bunlar O’na Bir Bakıma ‘Diktatör’ Dedirtecek Özelliklerdi..."
M. Kemal'in Yönetimi - 5
M. Kemal'in Monarşisine Bir Tepki Olarak Kazım Karabekir, Ali Fuad Cebesoy, Rauf Orbay Ve Refet Bele Vs. Paşalar, İçerisinde `Cumhuriyet´ Kelimesinin De Yer Aldığı Bir Muhalefet Partisi Kurmayı Düşünmüşlerdir. Amaç Hem Monarşiyi Eleştirmek Hem De Daha Demokratik Bir Yapıya Geçerek Halkın Desteğini Alabilmekti.
Istiklal Harbinin Önde Gelen Bu Değerli Paşaları Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı Kurma Aşamasında İken, Halk Fırkası'nın (Chp) Köktenci Kanadı Tarafından Bu Girişim, `Tahammül Edilemez´ Bir Durum Olarak Yorumlanmış Ve Bundan Dolayı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (17.11.1924)
Kurulmadan Bir Hafta Önce Recep Peker Tarafından Yapılan Bir Öneriyle Halk Fırkası'nın Adına Cumhuriyet Eklendi. (10.11.1924).[1]
Böylece Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi) Adını Almış Oldu.
Yaklaşık Bir Ay Sonra M. Kemal'in "The Times" Muhabiri Mc Cartney İle Yapmış Olduğu Mülakatta (11.12.1924); The Times Muhabirinin, M. Kemal'e Muhalefetin M. Kemal Yönetimini `İstibdat´ (Despotluk) Olarak Yorumladığını Sorması Üzerine, M. Kemal Baskıcı Bir Yönetimin Mevcudiyetini İtiraf Eder Nitelikte Bir Cevap Verir:
"Bir Başka Nokta Daha Var. Muhalefet Kişisel İstibdada Karşı Olduğunu Söylüyor. Böyle Bir İfade, Böyle Bir İstibdadın Var Olduğunu İma Etmekte. Fakat Programları, Böyle Bir İstibdadı Nasıl Ortadan Kaldıracaklarını Gösterecek Hiçbir Hususu İçermemektedir.
Kişisel Olarak Ben, Böyle Bir İstibdadın Var Olduğuna İnanmıyorum. Ancak, Bu İstibdat Var Olsa Bile (Bu Sözü İtiraf Sayabiliriz), Bu Yalnızca Hakimiyet-İ Milliye İle Halk Fırkası'nın Temel İlkelerini Korumak İçin Vardır."[2]
Konuya Bir De M. Kemal Yandaşlarının Gözüyle Bakalım...
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın Kurulma Amacını M. Kemal'in Yakın Arkadaşlarından Falih Rıfkı Atay Şöyle Değerlendirmektedir:
"Yeni Seçimlerde Birinci Millet Meclisi'nin İkinci Grubu Tasfiye Edilmiştir. Fakat Bir Muhalefet Partisinin Bütün Unsurları Yeni Meclise Gelmiştir. Aralarında Siyasî Şöhretler, Yarı Veya Tam Aydınlar Şöyle Böyle Türkçüler, Fakat Bilhassa Osmanlılar Vardır.
Devrimci Değildirler. Gerici De Değildirler. Bunlar `Bilâ Kayd-Ü Şart Hâkimiyet-İ Milliye´ Prensibini Tutacaklar, M. Kemal'in Diktatör Olmaması İçin Dostça, Muhalifçe Uğraşacaklardır.
Biraz Sonra İlk Gerçek Demokrasi Savaşını Bunlar Verecekler, `Terakkiperver Cumhuriyet´ Fırkasını Kuracaklardır. Kendileri İle M. Kemal Arasında Asıl Ayırıcı Çarpışma, Cumhuriyet İlân Edildiği Zaman Başlıyacaktır."[3]
Kısaca Nerden Baksanız Bir Diktatörlük Söz Konusu.
Kaynaklar:
[1] M.Tunçay, Türkiye Cumhuriyetinde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması, Sayfa 103.
Ayrıca Bakınız: E. Jan Zürcher,Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Sayfa 78.
[2] M. Philips Price, A History Of Turkey, 134'ten Naklen M.Tunçay, Türkiye Cumhuriyetinde Tek-Parti Yönetimi'nin Kurulması, Sayfa 171, Dipnot 63.
[3] Falih Rıfkı Atay, [1961], Çankaya: Atatürk'ün Doğumundan Ölümüne Kadar, Pozitif Yayınları, Istanbul 2004, Sayfa 393.
Https://Www.Facebook.Com/Antichparsivi
M. Kemal'in Yönetimi - 6
Şu Ana Kadar M. Kemal'in Antidemokratik Görüşlerine Yer Verdik, Bu Bölümde İse M. Kemal'in Yakın Arkadaşlarının Görüşlerine Yer Vereceğiz... Ardından Bu Görüşleri Meşru Göstermek İçin `Üretilen´ Gerekçelerin Gerçeği Yansıtmadığını Kanıtlayacağız.
Ikinci Inönü Savaşları Sırasında Bursa'dan Geriye Doğru Göçen Ve İçinde Subay Ve Ailelerinin Bulunduğu Bir Kafileye Rastlanır. Milli Şef Ismet Inönü Şöyle Diyor Hatıratında(Ulus, 17 Mayıs 1968):
"Kafileyi Durdurdum. Subayları Bir Kenara Topladım. Içinde Bulunduğumuz Vaziyeti Bilesiniz. Bundan Başka, Subay Olarak Da Yerinizi Bilmelisiniz. Padişah Düşmanınızdır. Yedi Düvel Düşmanınızdır. Bana Bakın, Dedim. Kimse İşitmesin Millet Düşmanınızdır!"[1]
Istiklal Mahkemesi Üyelerinden Lütfi Müfit Beyin "Bizim Belli, Milli Amacımız Vardır. Ona Varmak İçin Ara Sıra `Kanunun Üstüne De Çıkarız´ Demesi Egemen Anlayışı Yansıtmaktadır."[2]
Dönemin Ünlü Gazetecilerinden Olan Ve Bir Süre Matbuat Ve Neşriyat Umum Müdürlüğü Yapan Zekeriya (Sertel)'İn; "Neden Mebuslar (Milletvekilleri) `Tayinle´ İşbaşına Getiriliyor?" Sorusuna M. Kemal Paşa'nın Yakın Arkadaşı Mazhar Müfid (Kansu) Şu Cevabı Veriyor:
"Siz Ne Zannediyorsunuz? Bu Halka Seçim Hakkı Tanırsak, Meclise Kimler Girer Biliyor Musunuz? Hacılar, Hocalar, Şeyhler..." 1930'larda Dönemin Ünlü Gazeteci Ve Yazarı Falih Rıfkı Atay Da Cumhuriyetin Neden Demokratik Olamayacağını Şöyle İfade Etmektedir: "Türkiye'de Demokrasi, Hoca Ve Mürteci Saltanatı Demektir!."[3]
Sanki M. Kemal Meclis'e Şeyhler Ve Hocalar Tayin Etmemiş Gibi...
Sürekli Olarak "Mebusluğa" (Milletvelilliğe) `Tayin´ Edilen Şeyhler De Var, Peki Bunlara Ne Diyecekler? 1920-50 Döneminde Vanlı Ibrahim Arvas, Tayin Listelerinde Sürekli Yer Alan Bir Şeyhtir.
Aynı Şekilde Hakkı Ungan, 1923'ten Öldüğü 1943 Yılına Kadar Mebus Tayin Edilmiş Bir Şeyhtir. Diyarbakır Mebusu Zülfü Tigrel, Siirt Mebusu Şeyh Halil Hulki, Mahmut Soydan, Süreyya Özgeevren Sürekli "Mebus" Tayin Edilen Şeyhler Arasındadır.[4]
Yukarda Adı Geçen Şeyhler Ve Hocalar M. Kemal Tarafından "Tayin" Edilenlerdir, Halkça Seçilenler Değil. Işte Kemalist Yalan Ve Çelişkiler Böyle Ortaya Çıkar.
M. Kemal'in Arkadaşları Da Kendisi Gibi Demogoji Yapmaktadır. Kimin Neyi, Ne Kadar, Ne Zaman Yapacağına Karar Verme Tekeline Sahip Olma Çabası İçerisinde Olan Bu Kesim, Dayatmalarını Aralıksız Sürdürmektedir.
Saltanat'a Karşı Olduğunu İddia Eden Bu Kesim, Kendi Saltanatını Kurmuş Ve Bunu Demogoji İle Meşru Göstermeye Çalışmaktadır. "Demokrasi" İse Bunu Maskelemekten İbarettir. Bizim Saf Atatürkçüler De Kendilerini Hala "Özgür" Zannediyorlar. Allah (Celle Celaluhu) İslah Etsin.
Kaynaklar:
[1] Ş.Süreyya Aydemir, Ikinci Adam, Cild 1, Sayfa 274.
[2] Ergün Aybars, Istiklal Mahkemeleri, Cild 1, Sayfa 95.
[3] Ali Osman Eğilmez, Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş, 175-176.
[4] Ismail Beşikçi, Chf Tüzüğü Ve Kürt Sorunu, Komal Yay., 1978, Sayfa 278, 279.
M. Kemal'in Yönetimi - 7
Son Bölüm
M. Kemal'in Yönetimini Daha İyi Anlamak İçin Bir Dönem Başbakanlık Yapmış Olan Recep Peker'in Şu Sözlerini Okumamız Yeterli Olacaktır:
"Inkılapları Yapmak İçin Çok Kere Zor Kullanmak Lazımdır. Saydığım Anlamda Bir Değişiklik Yapılırken Mukavemet Ve İrtica Unsurları, Yerine Göre Elinde Silahla Veya Cebinde Kitapla, Kafasında Eskiye Alınmış Somurtkanlık, Dilinde İğfal Ve Tehevvürle (Öfkelenme) Gelip Karşımıza Dikilir.
Bunları Vurup Devirmedikçe İnkılabı Yapmanın Ve Hatta Uzun Devirler Korumanın İmkanı Yoktur (...) Türk İnkılabı En Ziyade Zor Kullanmayı Gerektiren Bir Hususiyet Gösterir."
Kaynak:
Recep Peker, Inkılap Dersleri, Iletişim Yay., Sayfa 18-19.
Ayrıca Bakınız; Cengiz Aktar, Türkiye'nin Batılılaştırılması, Sayfa 91-92. Ve Baskın Oran, Türk Milliyetçiliği, Sayfa 210, Dipnot: 455. `K. Çandarlıoğlu´
"Belgelerle Gerçek Tarih" İsimli 792 Sayfalık Çalışmamızı Ücretsiz İndirebilirsiniz:
Http://Www.Mediafire.Com/?Vgk9k8cozdpy7ez
Alıntılarda Şu Şekilde Kaynak Belirtiniz:
" Www.Belgelerlegercektarih.Wordpress.Com "
***