Zafer haftası kutlamaları bu yıl daha görkemli oldu, sloganı güçlü ordu güçlü Türkiye.

Hangi vatansever güçlü ordu, güçlü Türkiye istemez.

Ordu Güçlü olunca Türkiye de güçlü olacak mı? Güç derken kastedilen ne?

Ordumuz dünyada 3. büyük ordu olarak söyleniyor, ancak Türkiye daha az gelişmişlik yaftasını kıramamış. Demek ki bu işte bir yanlışlık var.

Ordumuz güçlü ve kararlı, Türkiye zayıf ve yorgun.

 

Ordu o kadar güçlü ve kararlı ki;

 Her yıldan daha fazla katılımla bir kutlama töreni düzenlenmiş, Ankara garnizonundan bütün general ve amiraller bu törene katılmış, KKTC den bile bir tabur getirtilip katılım arttırılmış, İlk kez 60 sancak Ankara’da toplanmış, bilbordlara güçlü ordu güçlü Türkiye sloganları asılmıştır.

Kutlama resepsiyonuna Sayın Cumhurbaşkanımız, aynı zamanda başkomutanımızın ve bilcümle eşinin başı örtülü Devlet erkânının eşsiz katılımı sağlanmış, önceki yıllarda olduğu gibi tören alanlarına sızmak isteyen muhtemel başörtülüler tören alanlarına sokulmamıştır.

TBBM ni ve Hükümeti yıkmakla suçlanan zatı muhterem beyefendi ve hanımefendiler eşleri ile arz-ı endam ederek resepsiyonumuza şeref vermiş,  Silivri’ye moral ve güven mesajı aşılanmıştır.

Biraz gerilerde Cumhurbaşkanı seçimleri sürecinde gerekenler! yapılmış, e muhtıra verilmiş, 28 şubat sürecinde gerici! Hükümete ve tüm yobazlara! 100 yıllık bir süreye kadar hadleri bildirilmiştir.

 Bağımsız! Yargıya brifingler verilmiş, andıçlar hazırlanmış, BÇG, CÇG oluşturulmuş, dönemin başbakanından rakı bile istenmiştir.

Atatürk ve silah arkadaşlarının ve bu Milletin kanla kahramanlıkla kurduğu meclis bir darbe ile kapatılıp, Anayasa rafa kaldırılmıştır. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir ilkesini kaldırıp, darbe anayasası marifeti ile Milletin egemenliği kurumlar marifeti ile kullanılmaya devredilmiştir. Aynı anayasa ile cumhuriyeti koruma ve kollama görevi ihdas edilip bu sayede darbeler ve demokrasiye her türlü müdahaleler meşrulaştırılmıştır.

Başbakan ve bakanlar asılmış, hükümetler devrilmiş, demokrasilere balans ayarı yapılmış, yeni hükümetler kurulmuş, dokunulamayan tek yer göz bebeğimiz ordu olmuştur.

 

Evet,   bu icraatlar güç sayılırsa ordu güçlüdür fakat bu güç Türkiye yi Güçsüz bırakmıştır. Türkiye’m güçlenmemiş bilakis zayıflamış, güven ve kan kaybetmiş,  huzur bozulmuştur.  Kontrolsüz güç, güç değildir ve bu güç Türkiye’yi güçlü yapmamıştır.

 

Türkiye güçlü olursa ordusu da güçlü olur. Ordu Milletin emrinde olur ve de güçlü olursa Türkiye’de güçlü olur.

Türkiye’nin güçlü olması içinse çağdaş ve özgürlükçü bir anayasa yaparak demokratikleşmesi, Tüm vatandaşlarının huzur ve güvene kavuşması, refah seviyesinin yükseltilmesi, İnançlarından dolayı horlanmaması, çalışma ve okuma hakkından mahrum edilmemesi, fırsat eşitliğinin sağlanması gibi olmazsa olmaz kriterler gerekir.

Aynı zamanda çağdaş bir hukuk sistemi ile adalete güvenin sağlanması, üstünlerin değil hukukun üstünlüğünün tesis edilip, yargıda bağımsızlık kadar TARAFSIZLIK da sağlanması gerekir.

Herkesle kavga yaparak veya herkesi düşman görerek güçlü olunamaz.

Kısaca İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın, Milleti güçlendir ki Türkiye güçlensin.

Ordu asgari bu ilkelere destek verirse hem Türkiye, hem kendi güçlenir.

 

Ordu; Milletin İnanç ve değerleri ile barışık olur, Meşruiyetini ve gücünü Milletten alır, Milletin ve Meclisinin hizmetinde olur, Anayasa ve Hukuk kurallarına bağlı, Şeffaf ve denetlenebilir olursa güçlü olur.

O zaman Millette, Türkiye’de güçlü olur.

Kurum içerisinde bireylerin yaptığı yanlışları hukuk karşısına çıkarıp gereken cezanın verilmesine azami gayret gösterirse ordu güçlü olur.

Acaba ordu bu yönde bir irademi sergiliyor mu? Bu slogandan bunu çıkarabilir miyiz?

 

Yoksa muhtemel suçluları destekliyor görüntüsü vermek, onları hapishanelerde ziyaret ettirmek, muhtemel delilleri boru ve kâğıt parçası gibi hafife almak, muhtemel suçluları ordu içinde tutmak bir yana terfi ettirmek orduyu güçlendirmez, bilakis güven kaybettirir, orduyu güçlü varsaysak da Ülke güçlü olmaz.

iç siyasete bulaşmış, darbe planları yapan, darbe özentisi içinde olan bir kısım insanları içinde barındıran ve bu anlayışı benimseyen ordu güçlü bir ordu olamaz. Böyle ordu güçlü zannedilse bile Ülke güçlü olamaz.

Millete sırtını dayamayan bir ordu ve devlet güçlü olamaz.

Kurtuluş savaşımız bunun en bariz ve acı örneğidir. İşgal güçleri tarafından ordumuz terhis edilmiş, ancak Milletle kucaklaşma, bütünleşme ve muhteşem bir azim ve İmanla başarıya ulaşılmıştır. İşte bizim ordumuz o Ruh ve İnancı sahiplenirse Büyük ordu olur ve bizde Büyük Türkiye oluruz.

Devlet; dosta güven düşmana endişe verirse güçlü Türkiye oluruz. Bu düşmanda İç düşman olmaz.

 

Güçlü ordu ve güçlü Türkiye; yalnızca sloganlarla, geçit törenleri ile ve bilbordları süslemekle olmuyor. Başkomutanın askerini eşsiz selamlamasıyla hiç olmuyor.

Bu ancak sözde değil özde istemekle, sözde değil özde demokrat olmakla, sözde değil özde hukuka saygılı olmakla gerçekleşir. Sözde değil özde bu kutsal kurumu Peygamber ocağı görüp Milletle kucaklaştırmakla gerçekleşir. Aksi durum orduyu güçlü yapsa da Türkiye yi güçlü yapmadığı gibi, O ordunun gücüde göstermelik güçten öteye geçemez.

Bu Millet bu cumhuriyeti kurduğu gibi sahip çıkmasını ve korumasını bilir. Hiç kimse ayrıcalıklı olarak kendisine bekçilik görevi ihdas etmeden sorumluluklarını yerine getirmeli ve Millete hizmet etmelidir.

 

Ülkeyi güçsüz bırakan, kontrol edilemeyen ve denetlenemeyen, Milletin bir kısmını düşman gören, büyük kısmının inanç ve yaşam tarzını rejim düşman sayan, Milletten kopuk ve değerlerine yabancı bir yapılaşma istemiyorum.

 

Güçlü Millet, Güçlü Demokrasi, Güçlü Ekonomi, Güçlü Türkiye, Milletin hizmetinde ve emrinde güçlü bir Ordu ve yine Milletin emri ve hizmetinde güçlü kurumlar istiyorum.

Çok şey mi istiyorum...